17 Mart 2016 Perşembe

Maçın Katili İVAN BEBEK i Tanıyalım.

Seni müjdeleyenlere lanet ettik.

Bugün avrupanın prensi Fenerbahçe sahne aldığı UEFA AVRUPA liginde karşı koyamayacağı tek rakip olan HAKEM'e yenildi.

Peki İVAN BEBEK sen kimsin ?--
30 mayıs 1977 de dünyaya geldiği günü kara gün olarak ilan edeceğimiz tarihte ne yazık ki dünyaya geldi bu şahıs. Göz dolduran karnesi ve büyük maçları muazzam yönetmesine rağmen bugün oynanan Fenerbahçe - Braga maçını katletti bütün maç Fenerbahçenin üzerine bariz oynayan hakem istediğini aldı. Şimdi Fenerbahçeli tarafların tek isteği gelecek sene İstanbul'da bir maç yönetmesi..

Kendisini tebrik ediyor umarız futbolun güzelliklerinin, kendisi olmadan güzel olduğunu çabuk anlayabilir.

Morkalp- Msş

Gözlerimden akardı uyku..

Başta Msş olmak üzere herkese merhaba. Bu bir homurdanma blogudur. Bugun baştan sona olmak üzere tam bir faciaydı. İşe geç kaldım , trafikte kaldım , iş yerindeki ısıtıcı bozuktu ve bogazımın agrımasıyla beraber dehset bir sekilde üşümekteyim. Hava sizin için 10 dereceyse benim için -50 derece. Hayat diyorum.. Herkese sürprizlerle doluyken msş ve bana neden sürekli engel çıkarıyor ? Bilmiyoruz ama biz sinirli insanlarız. Özellikle msş 1.85 boylarında ve agrasif bir insan. Hatta bi kere  sırf ona begendigi bereyi almak istedim diye mağazanın ortasında beni kolları arasına kıstırıp bogazımı sıktı. Bunlarla uğraştığım yetmiyomuş gibi işyerinde de durumlar hayli karışık. Konuşmayı bilmeyen insana ben internet üzerinden ürün satıyorum ve daha sonra anlaşıp memnun kalmasını sağlıyorum. Sabrım taşıyor 21 yaşındayım daha ben ! Konumuz dağılmadan , evet hayat hep engeller çıkaracak. Evren size karşı olacak,işleriniz ters gidecek,paraya ihtyacınız olacak ama paranız olmayacak.. Sayamadıgımız birsürü sorunla karşılaşacaksınız. Ey hayat , acımasız hayat sen bir yokuşsun ve ben çok sigara içiyorum diyeceksiniz. Ama fayda etmeyecek. Elinizde sigarayla çıkacaksınız o yokuşları. Yanınızda biri olmazsa eğer yapamazsınız. Şımarmasını da istemem aslında ama şuan başarma yolunda gittiğimiz bazı konularda yanımda msş olmasaydı ben sadece bunları düşünüp "evet olabilir yaa" der ve monoton hayatıma devam ederdim. Eğer elimden tutup hadi kalk demeseydi ben hala oturuyor olurdum. Tatlı yorgunluk dediklerini yaşıyorum birkaç gündür. Yorgunlugumla mutlu oluyorum çünkü biz bizim için yoruluyoruz. Göz kapaklarımız ağırlaşıyor geleceğimiz uğruna. Fikirlerimiz havada uçuşuyor. Biz başaracağız çünkü inanıyoruz. Eğer sizde başarmak istiyorsanız sadece inanın.

Saatler geçiyor ve muhtemelen msş ile konuşamadan uyuyacagım. Şuanda kendisini televizyona zincirlemiş maç izliyodur eminim. Yada birilerine kızıyodur veya sesi kısılana kadar bağırıyodur takımı ugruna. Ugruna kendini heba ettiği o takıma inanmayı hiç bırakmadı ama. Yenildiğinde de aynı takımın renklerini sevdi , yendiğinde de.. Seviyorum seni msş bugunluk benden bu kadar :)

Morkalp(!) E.

14 Mart 2016 Pazartesi

Hayatın hikayesi

Bu hayatta herkesin bir hikayesi vardır. Herkes yaşamak için doğar ve aslında yaşamadan , sadece bir şeyler için çırpındıktan sonra hayata veda eder.Bizler doğum ile ölüm arasında ki o ince çizgide yaşamayı unutan insanlarız.Her hayat bir birincilik ile başlar.Aynı şey senin içinde geçerli. Eğer şuan bunu okuyorsan , sen de o birincilerdensin.
şuan kendi hikayenin başrolündesin.Eğer istersen başka hikayelerede dahil olacaksın.
Hayat,iki yarımın bir bütün olmasından ibaret.Şimdi , ya yarım kalacaksın ya da ikimizi anlatacaksın.

Morkalp(!) E.

anKARA

AnKARA.

Başkentimiz dediğimiz , ülkenin kalbi konumunda ki bir şehir aslında Ankara. Manevi değerlerimizin olduğu şehir. Kısa bir süre önce tekrarı yaşanan vu patlama sadece Ankara'da olmadı. İstanbul'da,Antalya'da,Rize'de,Kahramanmaraş'ta,Diyarbakır'da,Bursa'da ve daha sayamadığımız diğer şehirlerin hepsinde oldu. Telefonlara sarıldı herkes. Anneler , babalar , kardeşler , eşler polis olan yakınlarını aradı ve o telefonun açılmamasından yada açılsa bile o acı haberi almaktan korktu. Okumak için gidenler ve bu uğurda canımı verenlerde oldu. Hayata daha başlamamış olan 4 yaşında ki bir çocukta buna dahil. Şimdi Ankara'da olmadığımız için sevinmelimiyiz ? Yoksa orada yaşananlar için üzülmelimiyiz. Biz elimizi vicdanımıza koydugumuzda sevinmeyi bilmeyiz. Artık sevgilimizi korkarak aramak istemiyoruz,abimiz yanınızda olsun istiyoruz,babamız iş için gittiği Ankara'dan neşeyle dönsün istiyoruz,anneler üzülmesin,bizi okula gönderirken sürekli aramak zorunda kalmasın istiyoruz. Çok şey istemiyoruz sadece heryer kan değil , huzur koksun istiyoruz. Yaralılarımıza acil şifalar , hayatını kaybeden dostlarımıza rahmet diliyoruz..


Morkalp(!) E.

13 Mart 2016 Pazar

O gün geldiğinde dizlerinizin bağı çözülecek.


Nefes almaya başladığınız ilk gün babanızın yüzü kazınır zihninize,annenizin kokusu. Her kız defalarca aşık olur babasına doğduğu günden itibaren her gün.. Baba çınar gibidir demişler;gölgesi yeter. O aşık olduğunuz ilk adam hayatınızın sonuna kadar sizinle ! Hiç gitmeyecek"miş gibi gelir. Ama bir gün gidecek. Herşeyden vazgeçip gidecek ve giderken tozlu kaldırımlardan arkasına bile bakmayacak. Gelir misin diye sorduğunda hayır derken dizlerinizin bağı çözülecek.

Bir gün uyanacaksınız ve elinizi yüzünüzü yıkamak için gittiğiniz banyoda 'baba kokusu olarak zihninize kazınan o yarım parfum sisesi orada olmayacak. Her zaman onu öperken burnunuza gelen tıraş losyonu olmayacak. Tıraş bıcakları,havlusu,terlikleri olmayacak. Akşamları çalmayacak kapı ve babanızın nerede olduğunu bilmeyeceksiniz. İşte hergün babanız artık o saatlerde gelmediğinde içinizden birşeyler kopacak. Önce çok üzüleceksiniz , her aklınıza geldiğinde bakmaktan her karesini ezberlediğiniz o soguk ve beyaz tavana bakacaksınız gözlerinizi dolduran yaşların akmaması için. Pazar günlerinin artık hiçbir anlamı yok. Gece geç saatlere kadar televizyonun sesini kısmadığı için sinirlendiğiniz o adam yok. Birdaha da olmayacak! Aynı filmi izlemek istemediğiniz , arkadaşlarınızla plan yaptıgınız zaman size iptal ettiren o adam yok..

Yıllar geçti o adamın ardından. Sadece biyolojik bağ kaldı aranızda. Geriye dönüp baktığında gittiği yoldaki ayak izleri yoktu. Neredeydi? Yokmuydu bu adamın yerini alabilecek biri ? Kalbinizde ki o koca boşluğu başka adamlarla doldurmaya çalışacaksınız önce. Sonra oda gidecek ve bir başkası gelecek. Bir süre sonra gücünüz kalmayacak ve anlayacaksınız ki depremler gelip gitti ve sadece enkaz kaldı hepsinin ardından. Her depremde başka biryer kırıldı. Her enkaz bir yenisini ekledi üzerine. Dolmayacak yeri ve bunu gerçekten anladığınız gün , işte o gün dizlerinizin bağı çözülecek.

İlk mezuniyetinizde yoktu. Gece hastalandığınızda ateşinize bakmadı. Araba kullanmayı o öğretmedi size. İlk trafiğe çıktığınızda o yoktu. Korkma ben varım demedi. Universiteyi kazandınız,mezun olacaksınız belki ama o adam yine yok. Aşık oldunuz. Ama söyleyecek bir babanız yok. Kalbimin atışlarını değiştiren o ikinci adam bu diyemeyeceksiniz. Evlendiğiniz gün babanız eğer yaşıyorsa gelecek. Ailesiyle gelecek ve tebrik edecek sizi. Teşekkür ederim diyeceksiniz ama sarılmayacak size. Sarılmasın zaten cunku eğer sarılırsa bunca yıl ardından,ağlarsınız.

Sevgili okuyan(lar) eğer babanız yanınızdaysa doya doya bakın ona , sarılın beklemediği bir anda. Çünkü eğer bir gün sarılmak istediğinde buz gibi bir taş ve bakımsız bir toprakla karşılaşırsanız o gün dizlerinizin bağı çok farklı çözülecek.

MorKalp (!) E


James Buster Douglas'ın İnanılmaz hikayesi

Hayal edin!

Bir boksörsünüz, çok çalışıp unvan maçı hakkı kazanıyorsunuz ve karşınızdaki rakip,Tüm zamanların en iyi 2. boksörü IRON(demir) Mike Tyson...

Eminiz hayatınızda bir çok noktada pes ettiniz, vazgeçtiniz bir çok şeyden. İddasına bir maçta, Üniversite sınavında, çok istediğiniz bir işte, hayallerinizi süsleyen o arabayı almaya çabalarken vb..Hayatınızın bir çok noktasında bir çok şeyden vazgeçtiniz biliyorum..
 Ama kimileri var ki verdiği sözler, idealleri uğruna canını verecek kadar çabalar.Sizi küçümsemiyorum! Çünkü bunu yapanla sizin aranızda en ufak fark yok!Onun yapması için sebepleri, senin ise yapmamak için bahanelerin var... 

James Buster Douglas, 1960 columbus, Ohio da dünyaya gelen bir siyahi. Never give up kelimesinin sözlük anlamı ! 11 Şubat 1990 da Tokyoda bütün dünyanın gözleri Iron Mike Tyson ile yapacağı maça kesilmişti, boksu sevmiyordu ve ailesi için yapıyordu, kanser olan annesini iyileştirmek için, hastahane masrafları için.. Ama sorun neydi biliyormusunuz? RAKİP.!Bahis baronları 1 e 42 katı veriyorlardı Douglas galibiyetine. Çünkü Demir Mike Tyson oraya namağlup gelmişti en ufak yenilgisi hatta ve hatta en ufak sarsıntısı bile yoktu..Zil sesiyle maç başladığında o iki dev siyahi, iki yaban koçu gibi birbirlerine giriştiler.. Her bir yumruk o zamanın görüntü ve ses kalitesine rağmen sanki ciğerimizde patlıyordu, yumruklar gerçekti ve her bir yumruk bin kilogram ağırlığındaydı.. Maç beklenildiği gibi başa baş başlamıştı. Her bir yumrukta seyirciler abuk subuk bi ses çıkarıyorlardı.6. raund geldiğinde bütün stad Mike Tyson sesleriyle inliyordu çünkü ''Demir Adam'' Douglas'ı öyle dövüyordu ki her bir yumruk bizim de canımızı acıtır olmuştu...8. O kara raund gelip çatmıştı Demir adam öyle bir aparkat atmıştı ki Douglas'a,O yumruktan sonra memleketini bile unuturdu insan. Bütün salon ayakta ama Douglas yerdeydi.. Mike bittiğini düşündü tekrar şampiyon gibi mutluydu, hakem Douglas ın suratına eğildi ve saymaya başladı 1,2,3,4,5,6,7,8,9........ Sordu hakem ayakta durmaya mecali olmayan Douglas'a Are you okey? Douglas söz vermişti ölüm döşegindeki annesine "Mike Tyson'ı yenicem! Sana söz veriyorum" ama annesi maça kadar yaşayamadı.. 

Douglas annesinin vefatının uzerine maça çıktı ve sözünü tutması gerekiyordu.Hakemin sorusuna cevap vermek için kalan son enerjisiyle kafasını sallamıştı bu dev siyahi. Gardını bile kaldıramıyorken raund un bitiş zil sesi geldi. Adeta boks tanrıları imdadına koşmuştu Douglas'ın.Köşede antrenörü ne dese boştu çünkü onun aklında annesine verdiği söz vardı. Ölmüş ve cennette gitmiş olan o annesine verdiği sözü tutamicakmıydı? Tutmalıydı.. Gerekirse canını verebilirdi.Ayağa kalktı ve 1. raundtan daha dinç bir şekilde gardını aldı. Yumrukları adeta "Annem için" diye  Mike Tyson ın yüzünde patlıyordu. Salon çığlık çığlığa bu ana şahit oluyordu, boks tarihe geçecek bir olay yaşanıyordu. 8 raund boyunca Douglas a üzülenler, artık sezon boyu sarsılmamış Mike Tyson'a acıyorlardı. Tyson yumrugunu kaldıramıyordu bile ve 10. raund un 1.dakikasının 10. saniyesinde Mike Tyson bir daha kalkmamak üzere yere yığıldı... Salon çığlık çığlığa, Spikerin sözüyle Douglas tarih yazmıştı "It's Over"..Evet sevgili okuyan hayat önüne Demirden engellerde koysa, seni yaşatmicak zorluklarda çıkarsa karşına, sana ilham kaynağı olacak Buster Douglas'ın Tarih yazdığı hikayesini ARTIK BİLİYORSUNUZ... 

Morkalp(!) - Msş

12 Mart 2016 Cumartesi

Korku nedir ? Neden Korkarız ?

Korku! 

Belirsizlik niyetlerimize karıştığı anda aklımızın sınırlarının yetemediği şeyler hissederiz.
Hiç sizi inanılmaz gergin hissettirecek  kadar yüksek bir yerden aşağıya  baktınız mı? Hatta bu sırada sizi arkanızdan bir şeyin aşağıya atmaya çalıştığını hissettiniz mi?
Yada sevdiklerinizle yüksek bir yerde otururken onları itebilirmişsiniz gibi oldu mu? Bunu yapmak gerçekten kolay olurdu. Yapabilirsiniz!! Belkide yapmak istiyorsunuzdur?  Bu sadece bilinçsel uyumsuzluk teorisinin bir sonucudur..

Beynimiz belirsizlikle baş etmekte zorlanır ve korku teorileri doğurur.. Ama bir nokta var ki can alıcıdır, ''Korku Bize Hayat Verir''..

Bir hayvandan böcekten korkmak araknofobi gibi, klostrofobi gibi durum korkuları, yükseklik gibi çevre korkuları,  ve enjeksiyon, kan alma, yaralanma gibi iğne korkuları günümüzde en çok yaygın olan 4 korku fobi kategorisidir.

Peki sorunun kaynağı ne Msş?--

Hiç bankadan korkan birini gördünüz mü? yada bilgisayardan veyahut telefondan? Niye korkalım ki bunlardan? İşte sorunun kaynağı... Bu korku türleri bize eski insanlardan kalan bir miras(!) eski insanlar yüksekten, yılandan, örümcekten, köpekten, mağaralarda kapalı kalmaktan, yaralanmaktan korkan insanlar yüzyıllar boyunca korkularını DNA'larına ilmik ilmik işlediler ve bize bunları miras bıraktılar.
Korku modern toplulukların nüansları tarafından dokunulmamış en eski duygudur.!

Peki Msş aşırı korku bizi öldüre bilir mi?--

Korku esnasında adrenalinden dolayı kaslarınız kasılır nefes alışınız ve kalp atışınız hızlanır. Kalbiniz kaslarınıza oksijen pompalamak için daha hızlı atar. Bu sırada geçici olarak çok güçlü olsanız da çok korkutucu bir şeyle karşılaştığınızda kalbiniz duruma ayak uyduramayabilir.

Peki Msş neden korku filmi izlemek istiyoruz?--
Ulan ben ne bilim diyecem de ayıp olcak. Ufak bir teori var aslında. Yaşayamayacağımız dehşet anlarını bir filmde yaşadıktan sonra kendimizi tekrar güvende hissederiz ve böylece rahatlarız..
Sonuçta korkularla yüzleşmek en büyük derstir.




Sevgili okuyan korkudan altına sıçsan da en azından nasıl korktuğunu ARTIK BİLİYORSUN..

Morkalp(!) -  Msş