11 Mart 2016 Cuma

Akşamın En güzel Vakti, Huzura beş kala...

     Akşam oldu geldin işinden, gücünden, okulundan... Aldın kahveni eline, kupa hafiften yakar elini. Sevdiklerin yamacında dostların telefonun ucunda. Dışarısının keşmekeşliğinden kopup eve kendini zor attıktan sonra çıkarsın cama koşarak geldiğin, keşmekeşe bakarsın usul usul... Belki uzaklardasındır şimdi eşinden, dostundan, sevdiklerinden kusura bakma abicim-ablacım sana huzur beş kalmaz! Eğer ayrıysan onlardan sen huzura hasret kalırsın her zaman. Uzak diyarlardan gelirken onlara bir yudum sevgi getiremediysen, sana hep hasret be güzel kardeşim.


Hayat yoruyor insanı, mesafeler, egolar, astlar, üstler her şey yoruyor ufaktan insanı. Bizde mevlana değiliz ki her silleyi hoş ve mazur görelim. Doluyor insan tıka basa, şakaklarından öfke kusacak kadar doluyor. Beni de E. dolduruyor çok konuşuyor sonra ben çok konuşmam deyip başkalarına yaftalıyor(!) olsun biz onu böyle sevdik.. Peki bizim gözlerimizi yuvasından çıkartacak kadar dolduran insanlar.. Bizlerde onlara kin ve nefretle mi yaklaşalım sayın okuyan?  Anıra anıra söylüyorum kin ve nefret ektikçe biz her zaman kavga, dövüş, savaş biçicez.. Huzur masmavi bir gök yüzüyse biz hiç bir zaman o gökyüzünü ciğerimize dolduramicaz.


Msş iyisin hoşsun da ne yapalım?--İnsanlara teşekkür edin, rica edin, iyi günler dileyin, hor görmeyin değer verin sevin sevilin. Bunların hepsi hem bedava hem çok insanca.  Bir ağaçtan elmamı kopardın bahçenin sahibine teşekkür etme, ağaca teşekkür et o sana asla kızmaz kin duymaz. Hakkaniyetli olun Hakkaniyet bunu gerektirir...

Eğrisi doğrusu böyle güzel kardeşim, akşam eve geldiğinde huzura beş kalmasını istiyorsan  ARTIK BİLİYORSUNUZ sayın okuyan.

Mor kalp(!)- Msş

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder