17 Mart 2016 Perşembe

Maçın Katili İVAN BEBEK i Tanıyalım.

Seni müjdeleyenlere lanet ettik.

Bugün avrupanın prensi Fenerbahçe sahne aldığı UEFA AVRUPA liginde karşı koyamayacağı tek rakip olan HAKEM'e yenildi.

Peki İVAN BEBEK sen kimsin ?--
30 mayıs 1977 de dünyaya geldiği günü kara gün olarak ilan edeceğimiz tarihte ne yazık ki dünyaya geldi bu şahıs. Göz dolduran karnesi ve büyük maçları muazzam yönetmesine rağmen bugün oynanan Fenerbahçe - Braga maçını katletti bütün maç Fenerbahçenin üzerine bariz oynayan hakem istediğini aldı. Şimdi Fenerbahçeli tarafların tek isteği gelecek sene İstanbul'da bir maç yönetmesi..

Kendisini tebrik ediyor umarız futbolun güzelliklerinin, kendisi olmadan güzel olduğunu çabuk anlayabilir.

Morkalp- Msş

Gözlerimden akardı uyku..

Başta Msş olmak üzere herkese merhaba. Bu bir homurdanma blogudur. Bugun baştan sona olmak üzere tam bir faciaydı. İşe geç kaldım , trafikte kaldım , iş yerindeki ısıtıcı bozuktu ve bogazımın agrımasıyla beraber dehset bir sekilde üşümekteyim. Hava sizin için 10 dereceyse benim için -50 derece. Hayat diyorum.. Herkese sürprizlerle doluyken msş ve bana neden sürekli engel çıkarıyor ? Bilmiyoruz ama biz sinirli insanlarız. Özellikle msş 1.85 boylarında ve agrasif bir insan. Hatta bi kere  sırf ona begendigi bereyi almak istedim diye mağazanın ortasında beni kolları arasına kıstırıp bogazımı sıktı. Bunlarla uğraştığım yetmiyomuş gibi işyerinde de durumlar hayli karışık. Konuşmayı bilmeyen insana ben internet üzerinden ürün satıyorum ve daha sonra anlaşıp memnun kalmasını sağlıyorum. Sabrım taşıyor 21 yaşındayım daha ben ! Konumuz dağılmadan , evet hayat hep engeller çıkaracak. Evren size karşı olacak,işleriniz ters gidecek,paraya ihtyacınız olacak ama paranız olmayacak.. Sayamadıgımız birsürü sorunla karşılaşacaksınız. Ey hayat , acımasız hayat sen bir yokuşsun ve ben çok sigara içiyorum diyeceksiniz. Ama fayda etmeyecek. Elinizde sigarayla çıkacaksınız o yokuşları. Yanınızda biri olmazsa eğer yapamazsınız. Şımarmasını da istemem aslında ama şuan başarma yolunda gittiğimiz bazı konularda yanımda msş olmasaydı ben sadece bunları düşünüp "evet olabilir yaa" der ve monoton hayatıma devam ederdim. Eğer elimden tutup hadi kalk demeseydi ben hala oturuyor olurdum. Tatlı yorgunluk dediklerini yaşıyorum birkaç gündür. Yorgunlugumla mutlu oluyorum çünkü biz bizim için yoruluyoruz. Göz kapaklarımız ağırlaşıyor geleceğimiz uğruna. Fikirlerimiz havada uçuşuyor. Biz başaracağız çünkü inanıyoruz. Eğer sizde başarmak istiyorsanız sadece inanın.

Saatler geçiyor ve muhtemelen msş ile konuşamadan uyuyacagım. Şuanda kendisini televizyona zincirlemiş maç izliyodur eminim. Yada birilerine kızıyodur veya sesi kısılana kadar bağırıyodur takımı ugruna. Ugruna kendini heba ettiği o takıma inanmayı hiç bırakmadı ama. Yenildiğinde de aynı takımın renklerini sevdi , yendiğinde de.. Seviyorum seni msş bugunluk benden bu kadar :)

Morkalp(!) E.

14 Mart 2016 Pazartesi

Hayatın hikayesi

Bu hayatta herkesin bir hikayesi vardır. Herkes yaşamak için doğar ve aslında yaşamadan , sadece bir şeyler için çırpındıktan sonra hayata veda eder.Bizler doğum ile ölüm arasında ki o ince çizgide yaşamayı unutan insanlarız.Her hayat bir birincilik ile başlar.Aynı şey senin içinde geçerli. Eğer şuan bunu okuyorsan , sen de o birincilerdensin.
şuan kendi hikayenin başrolündesin.Eğer istersen başka hikayelerede dahil olacaksın.
Hayat,iki yarımın bir bütün olmasından ibaret.Şimdi , ya yarım kalacaksın ya da ikimizi anlatacaksın.

Morkalp(!) E.

anKARA

AnKARA.

Başkentimiz dediğimiz , ülkenin kalbi konumunda ki bir şehir aslında Ankara. Manevi değerlerimizin olduğu şehir. Kısa bir süre önce tekrarı yaşanan vu patlama sadece Ankara'da olmadı. İstanbul'da,Antalya'da,Rize'de,Kahramanmaraş'ta,Diyarbakır'da,Bursa'da ve daha sayamadığımız diğer şehirlerin hepsinde oldu. Telefonlara sarıldı herkes. Anneler , babalar , kardeşler , eşler polis olan yakınlarını aradı ve o telefonun açılmamasından yada açılsa bile o acı haberi almaktan korktu. Okumak için gidenler ve bu uğurda canımı verenlerde oldu. Hayata daha başlamamış olan 4 yaşında ki bir çocukta buna dahil. Şimdi Ankara'da olmadığımız için sevinmelimiyiz ? Yoksa orada yaşananlar için üzülmelimiyiz. Biz elimizi vicdanımıza koydugumuzda sevinmeyi bilmeyiz. Artık sevgilimizi korkarak aramak istemiyoruz,abimiz yanınızda olsun istiyoruz,babamız iş için gittiği Ankara'dan neşeyle dönsün istiyoruz,anneler üzülmesin,bizi okula gönderirken sürekli aramak zorunda kalmasın istiyoruz. Çok şey istemiyoruz sadece heryer kan değil , huzur koksun istiyoruz. Yaralılarımıza acil şifalar , hayatını kaybeden dostlarımıza rahmet diliyoruz..


Morkalp(!) E.

13 Mart 2016 Pazar

O gün geldiğinde dizlerinizin bağı çözülecek.


Nefes almaya başladığınız ilk gün babanızın yüzü kazınır zihninize,annenizin kokusu. Her kız defalarca aşık olur babasına doğduğu günden itibaren her gün.. Baba çınar gibidir demişler;gölgesi yeter. O aşık olduğunuz ilk adam hayatınızın sonuna kadar sizinle ! Hiç gitmeyecek"miş gibi gelir. Ama bir gün gidecek. Herşeyden vazgeçip gidecek ve giderken tozlu kaldırımlardan arkasına bile bakmayacak. Gelir misin diye sorduğunda hayır derken dizlerinizin bağı çözülecek.

Bir gün uyanacaksınız ve elinizi yüzünüzü yıkamak için gittiğiniz banyoda 'baba kokusu olarak zihninize kazınan o yarım parfum sisesi orada olmayacak. Her zaman onu öperken burnunuza gelen tıraş losyonu olmayacak. Tıraş bıcakları,havlusu,terlikleri olmayacak. Akşamları çalmayacak kapı ve babanızın nerede olduğunu bilmeyeceksiniz. İşte hergün babanız artık o saatlerde gelmediğinde içinizden birşeyler kopacak. Önce çok üzüleceksiniz , her aklınıza geldiğinde bakmaktan her karesini ezberlediğiniz o soguk ve beyaz tavana bakacaksınız gözlerinizi dolduran yaşların akmaması için. Pazar günlerinin artık hiçbir anlamı yok. Gece geç saatlere kadar televizyonun sesini kısmadığı için sinirlendiğiniz o adam yok. Birdaha da olmayacak! Aynı filmi izlemek istemediğiniz , arkadaşlarınızla plan yaptıgınız zaman size iptal ettiren o adam yok..

Yıllar geçti o adamın ardından. Sadece biyolojik bağ kaldı aranızda. Geriye dönüp baktığında gittiği yoldaki ayak izleri yoktu. Neredeydi? Yokmuydu bu adamın yerini alabilecek biri ? Kalbinizde ki o koca boşluğu başka adamlarla doldurmaya çalışacaksınız önce. Sonra oda gidecek ve bir başkası gelecek. Bir süre sonra gücünüz kalmayacak ve anlayacaksınız ki depremler gelip gitti ve sadece enkaz kaldı hepsinin ardından. Her depremde başka biryer kırıldı. Her enkaz bir yenisini ekledi üzerine. Dolmayacak yeri ve bunu gerçekten anladığınız gün , işte o gün dizlerinizin bağı çözülecek.

İlk mezuniyetinizde yoktu. Gece hastalandığınızda ateşinize bakmadı. Araba kullanmayı o öğretmedi size. İlk trafiğe çıktığınızda o yoktu. Korkma ben varım demedi. Universiteyi kazandınız,mezun olacaksınız belki ama o adam yine yok. Aşık oldunuz. Ama söyleyecek bir babanız yok. Kalbimin atışlarını değiştiren o ikinci adam bu diyemeyeceksiniz. Evlendiğiniz gün babanız eğer yaşıyorsa gelecek. Ailesiyle gelecek ve tebrik edecek sizi. Teşekkür ederim diyeceksiniz ama sarılmayacak size. Sarılmasın zaten cunku eğer sarılırsa bunca yıl ardından,ağlarsınız.

Sevgili okuyan(lar) eğer babanız yanınızdaysa doya doya bakın ona , sarılın beklemediği bir anda. Çünkü eğer bir gün sarılmak istediğinde buz gibi bir taş ve bakımsız bir toprakla karşılaşırsanız o gün dizlerinizin bağı çok farklı çözülecek.

MorKalp (!) E


James Buster Douglas'ın İnanılmaz hikayesi

Hayal edin!

Bir boksörsünüz, çok çalışıp unvan maçı hakkı kazanıyorsunuz ve karşınızdaki rakip,Tüm zamanların en iyi 2. boksörü IRON(demir) Mike Tyson...

Eminiz hayatınızda bir çok noktada pes ettiniz, vazgeçtiniz bir çok şeyden. İddasına bir maçta, Üniversite sınavında, çok istediğiniz bir işte, hayallerinizi süsleyen o arabayı almaya çabalarken vb..Hayatınızın bir çok noktasında bir çok şeyden vazgeçtiniz biliyorum..
 Ama kimileri var ki verdiği sözler, idealleri uğruna canını verecek kadar çabalar.Sizi küçümsemiyorum! Çünkü bunu yapanla sizin aranızda en ufak fark yok!Onun yapması için sebepleri, senin ise yapmamak için bahanelerin var... 

James Buster Douglas, 1960 columbus, Ohio da dünyaya gelen bir siyahi. Never give up kelimesinin sözlük anlamı ! 11 Şubat 1990 da Tokyoda bütün dünyanın gözleri Iron Mike Tyson ile yapacağı maça kesilmişti, boksu sevmiyordu ve ailesi için yapıyordu, kanser olan annesini iyileştirmek için, hastahane masrafları için.. Ama sorun neydi biliyormusunuz? RAKİP.!Bahis baronları 1 e 42 katı veriyorlardı Douglas galibiyetine. Çünkü Demir Mike Tyson oraya namağlup gelmişti en ufak yenilgisi hatta ve hatta en ufak sarsıntısı bile yoktu..Zil sesiyle maç başladığında o iki dev siyahi, iki yaban koçu gibi birbirlerine giriştiler.. Her bir yumruk o zamanın görüntü ve ses kalitesine rağmen sanki ciğerimizde patlıyordu, yumruklar gerçekti ve her bir yumruk bin kilogram ağırlığındaydı.. Maç beklenildiği gibi başa baş başlamıştı. Her bir yumrukta seyirciler abuk subuk bi ses çıkarıyorlardı.6. raund geldiğinde bütün stad Mike Tyson sesleriyle inliyordu çünkü ''Demir Adam'' Douglas'ı öyle dövüyordu ki her bir yumruk bizim de canımızı acıtır olmuştu...8. O kara raund gelip çatmıştı Demir adam öyle bir aparkat atmıştı ki Douglas'a,O yumruktan sonra memleketini bile unuturdu insan. Bütün salon ayakta ama Douglas yerdeydi.. Mike bittiğini düşündü tekrar şampiyon gibi mutluydu, hakem Douglas ın suratına eğildi ve saymaya başladı 1,2,3,4,5,6,7,8,9........ Sordu hakem ayakta durmaya mecali olmayan Douglas'a Are you okey? Douglas söz vermişti ölüm döşegindeki annesine "Mike Tyson'ı yenicem! Sana söz veriyorum" ama annesi maça kadar yaşayamadı.. 

Douglas annesinin vefatının uzerine maça çıktı ve sözünü tutması gerekiyordu.Hakemin sorusuna cevap vermek için kalan son enerjisiyle kafasını sallamıştı bu dev siyahi. Gardını bile kaldıramıyorken raund un bitiş zil sesi geldi. Adeta boks tanrıları imdadına koşmuştu Douglas'ın.Köşede antrenörü ne dese boştu çünkü onun aklında annesine verdiği söz vardı. Ölmüş ve cennette gitmiş olan o annesine verdiği sözü tutamicakmıydı? Tutmalıydı.. Gerekirse canını verebilirdi.Ayağa kalktı ve 1. raundtan daha dinç bir şekilde gardını aldı. Yumrukları adeta "Annem için" diye  Mike Tyson ın yüzünde patlıyordu. Salon çığlık çığlığa bu ana şahit oluyordu, boks tarihe geçecek bir olay yaşanıyordu. 8 raund boyunca Douglas a üzülenler, artık sezon boyu sarsılmamış Mike Tyson'a acıyorlardı. Tyson yumrugunu kaldıramıyordu bile ve 10. raund un 1.dakikasının 10. saniyesinde Mike Tyson bir daha kalkmamak üzere yere yığıldı... Salon çığlık çığlığa, Spikerin sözüyle Douglas tarih yazmıştı "It's Over"..Evet sevgili okuyan hayat önüne Demirden engellerde koysa, seni yaşatmicak zorluklarda çıkarsa karşına, sana ilham kaynağı olacak Buster Douglas'ın Tarih yazdığı hikayesini ARTIK BİLİYORSUNUZ... 

Morkalp(!) - Msş

12 Mart 2016 Cumartesi

Korku nedir ? Neden Korkarız ?

Korku! 

Belirsizlik niyetlerimize karıştığı anda aklımızın sınırlarının yetemediği şeyler hissederiz.
Hiç sizi inanılmaz gergin hissettirecek  kadar yüksek bir yerden aşağıya  baktınız mı? Hatta bu sırada sizi arkanızdan bir şeyin aşağıya atmaya çalıştığını hissettiniz mi?
Yada sevdiklerinizle yüksek bir yerde otururken onları itebilirmişsiniz gibi oldu mu? Bunu yapmak gerçekten kolay olurdu. Yapabilirsiniz!! Belkide yapmak istiyorsunuzdur?  Bu sadece bilinçsel uyumsuzluk teorisinin bir sonucudur..

Beynimiz belirsizlikle baş etmekte zorlanır ve korku teorileri doğurur.. Ama bir nokta var ki can alıcıdır, ''Korku Bize Hayat Verir''..

Bir hayvandan böcekten korkmak araknofobi gibi, klostrofobi gibi durum korkuları, yükseklik gibi çevre korkuları,  ve enjeksiyon, kan alma, yaralanma gibi iğne korkuları günümüzde en çok yaygın olan 4 korku fobi kategorisidir.

Peki sorunun kaynağı ne Msş?--

Hiç bankadan korkan birini gördünüz mü? yada bilgisayardan veyahut telefondan? Niye korkalım ki bunlardan? İşte sorunun kaynağı... Bu korku türleri bize eski insanlardan kalan bir miras(!) eski insanlar yüksekten, yılandan, örümcekten, köpekten, mağaralarda kapalı kalmaktan, yaralanmaktan korkan insanlar yüzyıllar boyunca korkularını DNA'larına ilmik ilmik işlediler ve bize bunları miras bıraktılar.
Korku modern toplulukların nüansları tarafından dokunulmamış en eski duygudur.!

Peki Msş aşırı korku bizi öldüre bilir mi?--

Korku esnasında adrenalinden dolayı kaslarınız kasılır nefes alışınız ve kalp atışınız hızlanır. Kalbiniz kaslarınıza oksijen pompalamak için daha hızlı atar. Bu sırada geçici olarak çok güçlü olsanız da çok korkutucu bir şeyle karşılaştığınızda kalbiniz duruma ayak uyduramayabilir.

Peki Msş neden korku filmi izlemek istiyoruz?--
Ulan ben ne bilim diyecem de ayıp olcak. Ufak bir teori var aslında. Yaşayamayacağımız dehşet anlarını bir filmde yaşadıktan sonra kendimizi tekrar güvende hissederiz ve böylece rahatlarız..
Sonuçta korkularla yüzleşmek en büyük derstir.




Sevgili okuyan korkudan altına sıçsan da en azından nasıl korktuğunu ARTIK BİLİYORSUN..

Morkalp(!) -  Msş

Astrolog E'den burçların illallah dedirten özellikleri..

Hepimiz içten içe burçlara inanırız. Amaan ben inanmam ! diyen varsa da otobüste karşısında oturan kişinin gazetesinin arka sayfalarında burcunu arayanlar var biliyorum. Çıksınlar ortaya ozaman :)
Acaba size aşık mı ? İş hayatınızda nasıl gelişmeler olacak ? Bugun nasıl bır gun gecıreceksınız?

Daha binlerce sorunuzun cevaplarını verip sizin illallah dedirten özelliklerinizi sıraladık. Hep övmek olmaz , yermekte lazım :)

KOÇ
Ego tatminine en çok ihtiyaç duyan burçtur.Bay ukala yada bayan uyuz.En önde olacağım diye yapmayacağı yoktur ve hayat felsefesi tamamen aşağıdakiler gibidir ;
-Ben bilirim , gerisi boş
-Ben geldim,çekilebilirsiniz
-nasıl bu kadar cahil olabiliyorsunuz?

BOĞA
Selam hımbıl! Üşengeçlikte everest ile yarışabilir.Genelde istemediği için hiçbir şeyi anlamaz. Birşeyi yapması gerekiyorsa mutlaka birileri zorla ite kaka yaptırıyordur.Söyleneni bir kerede asla anlamaz.. 10 kere söylemek lazım.
-Tek dileğim vardır , yatmak
-Acelesi varmıydı?
-Aa ne zaman söyledin ya?

İKİZLER
Aman allah dediğinizi duydum sanki tuşların arasından çığlıklar geldi.. En korkunç burçtur. İnsanı delirtir. Çift karakterlidir. Bir dediği bir dediğine uymaz. Beyler kızmasın ama özellikle erkekleri için aman aman dendiğini duydum.Fakat tamamen tarafsızım(!)
-Ben öyle birşey söylemedim.
-Sinir anında çıkmıştır ağzımdan.
-Aşkım ne alakası var ya?

YENGEÇ
Yengeç burçları biraz yapmacıktır fakat hiiiiiç anlamazsınız öyle olduklarını.Şimdi bir örnek verelim ve hafızalara kazınsın. X yengeç , Y ise sıradan biri ve X'in çok yakın arkadaşı.
Y:Canım aşırı sıkkın konuşmamız lazım?
X:işim vardı ama tabii ki hemen geliyorum , neredesin? (SADECE SENİN CANIN SIKKIN BİZE DEĞİL ZATEN.MUTLUYUZ BİZ.HERŞEY YOLUNDA AMA SORMA YİNEDE) geliyorum canım bekle.    ------> :(

ASLAN
küçük-büyük bütün dağları aslan yarattı duymayan kalmasın.Egoistmi egoist,kalpsizmi kalpsiz,bencillikte ilk denemede oscarı almış olan bir burç varsa sormanıza gerek yok o kesin aslandır.
-kumarda da kazanırım aşktada
-her yaz bır kac kere tatile gitmeliyim çünkü kışın çalıştık. (Biz uyuduk zaten)

BAŞAk
Ayrıntılar arasında kaybolur.Detaycılığa bayılır. Herşeyi en ince ayrıntısına kadar anlatır ve bundan sıkılmaz.
-Yamukluga tahammulu yoktur
-Kaldırım taşları yamuk mu ???

TERAZİ
Çok pis sanatçı ruhludur bunlar.Elleri her işe yatkındır . Fakat böbürlenmekte üstlerine yoktur.Her konuda bir fikri ve bildiği vardır.
-Danışsam bile sizin ki değil benim ki doğru.
-Severim ama sevmeyedebilirim.

BALIK
Canım benim. Genelde duygusal olduklarından dolayı en ufak bişeyde gözlerini yaşartıp silah olarak kullanabilirler. Okyanus gibi bunlar bitmez ağlamaları. Ağlayan insanlarıda hiç sevmezler. Kısacası ilginçler.
-sen ağlama. biri ağlayacaksa ben ağlarım.
-(işe geç kaldı)-Can Bey eşim öldü :'(

KOVA
Taklitçilikte bir numaradır ve yerini asla kaptırmayacak kadar delikanlıdır. Sizin taklit yaptıgınızı anlar ama siz asla onunkini anlayamazsınız..
-Bu dünyada tek zirve var ve o da benim.....

YAY
Maceracı ruha sahiptir.Verin buna bir ada Lostu yaşatsın size.Keyif alır bundan.Genelde zeki olurlar ama bunu hiç belli etmezler.
-Ne işi yaaa?Gel haftasonu İzmir'e gidelim...

OĞLAK
İnatçılığın beden bulmuş halidir.O hayır dediyse asla tamam olmaz böyle de nalettir. Fazla inatlaşmayın kriz geçirtir size.
-hayır o çiçek güneşi sevmez.
-ya sever !
-hyr
-sever ben güneşte tutarım hep......
-hyr

AKREP
Adını çok iyi taşır. Akrep gibi sokar laflarını hiç esirgemez.Zehirler sizi sonra da keyif sigarası içer. Biraz katı bi kalpleri vardır.
-Ne kadar zayıflamışsın ya.
A:Karakterin kadar olmasada..



Bir daha ki astroloji bilgilerinde görüşmek üzere sevgili okur(lar). :)





Herkesin gözünde büyüttüğü bu Amerika nasıl Amerika oldu ki ?

Milyonlarca yürek tek bir soru ; bu Amerika nasıl Amerika oldu ?

Amerikayı her ne kadar Kristof Colomb keşfetsede , kendisi bu keşfine sevinç çığlıkları atamadan hayatını kaybediyor.Colomb'un yeni bir kıta keşfettiğini ispatlamak ise Amerigo Vespucci adlı denizciye nasip oluyor.Buradan sonra elbette ''Artık burası Amerikadır'' denmedi.Bu arada Amerigo Vespucci ; Floransa'da yayınladığı kitabında bu ayrıma vurgu yapıp insanları bilgilendiren adamın biriydi.ortaçağ halklarının halihazırda genişlemeye müsait olan ufkunu iki katına çıkarmayı oldukça iyi başardı.Kitabıyla ün yapan İtalyan'ın namını duyanlardan biri ise Alman haritacı Martin Waltseemüller oluyor. Veee 1507'de hazırladığı haritasında Batıda ki bu büyük kıtaya ''iyi madem'' diyerek Amerika adını veriyor.Bu arada Amerigo o dönemde İtalyadaki yaygın erkek isimlerindendi.Federico,Ricardo,Enrico gibi..Eski Almanca da 'hane beyi' anlamına gelen 'Heimrik'ten türemiş.Sonradan Heinrich,Eimrich,Emmerich....Bu isim kökünün italyancalaşmış halide Amerigo. Yani kısaca bugun dunyanın merkezi olarak adlanırılan Amerika 'henry diyarı' gibi bir anlama geliyor..

bu arada sevgili MSŞ birazcık grip olduğu için ben yine E. Hemen iyileş sayın Msş :)

MorKalp(!)

11 Mart 2016 Cuma

Tüm gemiler benim içime batmış gibi..

Az önce yatağımdan kalkıp soğuk duşun altına girip 15 dakika kalp çarpıntımın geçmesini bekledim. Dışarıda yağmur yağıyordu ve insanı felç edebilecek şarkılar dinledim. Göğsümün üstüne uçak düşmüş gibi hissediyordum,bütün tırlar bana çarpmış,tüm gemiler benim içime batmıştı.
Bunu anlayamazsın.
İnsanın hiçbir yere nasıl sığmadığını bilemezsin. Kendimi hiçbir yere ait hissedemiyor olmaktan binlerce kez bıktım. Ait olmanın aptallığına sahip olmak istedim. Birinin omuzlarına yada saçlarında dolaştırdığın ellerine..
Ait olmaya çalıştığım herşey bana kül tablasına basılmış binlerce izmaritten biriymişim gibi davrandı yine de vazgeçmedim. Bunun için çok acı çektim. Tüm acıları bunun için çektim. Yağmur dinmişti. Kalbim hala çok hızlı çarpıyordu ve insanı kanser edecek şarkılar dinlemeye devam ediyordum. Birkaç kez kaçıp gitmeyi düşündükten sonra pek de ait hissetmediğim şehrin aydınlanmaya az kalmış gününü reddedercesine uyuyakaldım.
Okadar umutsuzum ki ;
Sana ait bir organ olabilseydim,
Beni bağışlayacağına eminim..

Diyerek iyi geceler diliyorum sevgili okur"lar"

MorKalp(!)

Akşamın En güzel Vakti, Huzura beş kala...

     Akşam oldu geldin işinden, gücünden, okulundan... Aldın kahveni eline, kupa hafiften yakar elini. Sevdiklerin yamacında dostların telefonun ucunda. Dışarısının keşmekeşliğinden kopup eve kendini zor attıktan sonra çıkarsın cama koşarak geldiğin, keşmekeşe bakarsın usul usul... Belki uzaklardasındır şimdi eşinden, dostundan, sevdiklerinden kusura bakma abicim-ablacım sana huzur beş kalmaz! Eğer ayrıysan onlardan sen huzura hasret kalırsın her zaman. Uzak diyarlardan gelirken onlara bir yudum sevgi getiremediysen, sana hep hasret be güzel kardeşim.


Hayat yoruyor insanı, mesafeler, egolar, astlar, üstler her şey yoruyor ufaktan insanı. Bizde mevlana değiliz ki her silleyi hoş ve mazur görelim. Doluyor insan tıka basa, şakaklarından öfke kusacak kadar doluyor. Beni de E. dolduruyor çok konuşuyor sonra ben çok konuşmam deyip başkalarına yaftalıyor(!) olsun biz onu böyle sevdik.. Peki bizim gözlerimizi yuvasından çıkartacak kadar dolduran insanlar.. Bizlerde onlara kin ve nefretle mi yaklaşalım sayın okuyan?  Anıra anıra söylüyorum kin ve nefret ektikçe biz her zaman kavga, dövüş, savaş biçicez.. Huzur masmavi bir gök yüzüyse biz hiç bir zaman o gökyüzünü ciğerimize dolduramicaz.


Msş iyisin hoşsun da ne yapalım?--İnsanlara teşekkür edin, rica edin, iyi günler dileyin, hor görmeyin değer verin sevin sevilin. Bunların hepsi hem bedava hem çok insanca.  Bir ağaçtan elmamı kopardın bahçenin sahibine teşekkür etme, ağaca teşekkür et o sana asla kızmaz kin duymaz. Hakkaniyetli olun Hakkaniyet bunu gerektirir...

Eğrisi doğrusu böyle güzel kardeşim, akşam eve geldiğinde huzura beş kalmasını istiyorsan  ARTIK BİLİYORSUNUZ sayın okuyan.

Mor kalp(!)- Msş

Gün Ortası Post'u :)

Günün tam da ortasından size kucak dolusu akrep ve yelkovan getirdim ki bu güzel cuma günü hemen mesailer bitsin :) Bu arada ben tabii yine E. Sabahtan beri yüzlerce insanla konuştuğum yetmiyormuş gibi burada da kendi kendime konuşuyorum. Bugun her zaman ki gibi pozitifim. Genelde pozitifliğim gün ortasında şöyle bir uğrayıp akşama doğru uçup gider. Benim için hayatın pozitif olması insanın kendisinin pozitif olmasına bağlı. İyi düşün , iyi olsun derler. Herkes sürekli pozitif düşünse bence bu dünya pespembe koskocaman bi pamuk şeker olur ve döndükçe büyür :).
İyi düşünmeliyiz diyorum çünkü inanıyorum ki kişi kendisi nasılsa çevresinde ki insanlara da ayna olur. Kısasa kısas biraz ucu çık bir tabir olsa da burada ki söylemlerim gerçeği asla değiştirmez. Evet insanlar ayna gibidir. Ve bir ayna kırılırsa yapıştırılabilir , ama asla eskisi gibi net göstermez veya her noktayı kusursuzca göremezsiniz. Eğer karşınızda ki insanı kırarsanız o da sizinle olan ilişkisinde ki saydamlıktan çıkar ve aranıza belirli duvarlar örülür. Ve kırılan biri asla neye kırıldığını unutmaz. Örnek vermek gerekirse size kendimden bir örnek vereyim. Bundan 2 sene öncesinde lise 2'ye giderken aynı sınıfta bulunduğum bir arkadaşımla karşılaştım. Kendisiyle birbirimizden pek haz etmezdi ve bunu sürekli dile getirmektende hiç çekinmezdik. Bir gün nedenini ikimizinde şuan hatırlayamadığı bir nedenden tartıştık ve ta ki 2 yıl öncesine kadar birbirimizle asla konuşmadık. Olayı hatırlamıyorduk ama sinir anında birbirimize söylediğimiz sözlerin tek kelimesini bile unutmamıştık. Bu ayna kırılmıştı bir kere. Eskisi gibi göstermez demiştim. Lakin öyle olduda. Eğer o gün birbirimize ağır sözler söylemeseydik belki de yolda karşılaşmak yerine bir yerde sözleşerek bulunuyor olurduk. İnsanlara değer vermek meselesi bu. Karşınızda ki insan ne kadar iyi biri olursa olsun tepesi attı mı sizi bir kalemde siler. Bende öyleyim. İnsanların hep yanında olmak destek olmak isterim ama gözümün karardığı o mini minnacık bi nokta var ki o noktada neler yaptıgımı hiç hatırlayamam sonradan. Sarılmak güzel şey demişler.Sarılın sıkı sıkı sevdiğiniz insana. Aşık olmanıza gerek yok . Yanına geldiğinizde gülümsetiyorsa sizi sarılın.Basını göğsünüze koyan biri varsa saçını okşamaktan sakınmayın ellerinizi. Ve eğer sizde şimdi bu yazıyı okuduysanız ve kırılmış bir insansanız. Şimdi tam zamanı kırdıklarınızı onarmanın. Bu gün hayatınızın hem ilk hemde son günü. Tekrarı yok ve keşke dememek için herseyi bir kenara bırakıp değer verin herkese , herşeye :)

MorKalp(!)




10 Mart 2016 Perşembe

Günaydın yavru pandalaaar

Günaydın herkese. Ben E. Başlığa yavru pandalar yazdım çünkü ben pandaları çok severim ve beni tanıyan herkes benimle pandaları artık bir bütün olarak görür diyebilirim. Sevgili MSŞ de nerde pandalı bişey görde hemmmen alır bana :) Şuan saat 08:48 ve ben sürünerek arabaya dogru gidiyorum. Uykum var ve erken kalkmayı kim buldu bunu ciddi olarak araştırmak istiyorum. Bir insan her sabah erken kalkarsa o insandan hayır gelir mi be !! Şimdi çık,arabaya bin,trafiğin tam ortasına düş ve 5 km hızla işe gitmeye calıs . Neden ? E az önce harcadığım benzin parasını kazancam. Ayrıca ülkece ne kadar gereksiz iş varsa yapıyoruz. Mesela sabahları uyku sersemi tam iki şeridin ortasından gidiyoruz ki daha cok trafik olsun :) yada mesajlaşıp zaten durma noktasında ki trafiği biraz daha kilitlerler. Üstelik gece geç yatan ve sevmediği işine erken saatte giden biriyle karşılaşırsanız hemen sessizce uzaklaşın.. Sizede oluyo mu bilmiyorum ama annem beni bu sabah yine sanki savaşa gidiyomuşum gibi uğurladı.
-hırkayıda giyseydin
-bot giydin dimi 
-telefonunu aldın mı 
-sarj aletinide al 
-dikkatli git 
-bugunde geçmi çıkıcaksın acaba.. 
Ve daha binlerce sıralayabilirim.. B ı k t ı m. Ve sevgili MSŞ sıcak yatagında uyurken ben uyanık olmaktanda b ı k t ı m. MSŞ demişken , onunda bugun direksiyon dersi var. Eminim dersinden 1,5-2 saat önce uyanıcaktır. Çünkü uyanır uyanmaz evden çıkamaz kendisi. Bu postu şuan veya öğlene kadar okuyan , işte olduğu için göz kapaklarıyla savaşan tüm bahtsız bedevilere armağan ediyorum. Sizi seviyorum , dikkatli olun. :) 

MorKalp(!)

Biz gelmeseydik burası hep eksikti ?

Öncelikle herkese merhaba demeliyiz sanırım. Biz çok samimi olan iki arkadaş olarak buraya nasıl düştük bilmiyoruz :) Kendimizi tanıtmamız gerekirse ; ben kısaca E. Halkla İlişkiler ve Tanıtım okuyorum ve sizin halkla ilişkiler bölümünde ki her insana sordugunuz soruyu cevaplamak istiyorum. Hayır halkla ilişkimin iyiliği değil bana öğretilen. Sadece üretici ve tüketici arasında bir köprüyüm :) Son sınıf öğrencisiyim bu arada. Aynı zamanda çalışıyorum ve nasıl oldugunu anlamadıgım bır sekılde hala boş vaktim vardı ve bu mükemmel blog yazma teklifi beni delice cezbetti. 21 yaşındayım.Yazmayı uzun zamandır çok seviyorum ve kendi blogumda olmasına ragmen çok sevdiğim fakat şuanda sanırım uyuyan MSŞ tarafından beklemediğim bir anda bir teklif geldi ve neden olmasın dedik. Sonrada hoop! burdayım.

Beni yeterince tanıdınız. Şimdi gelelim diğer arkadaşaa.. Kendisi 20 yaşında esmer bir bey. İstanbul Üniversitesinde İşletme okumaya çalışıyor. Fakat şuan telefonuna bakmadığı için onun hakkında biraz(!) atıp tutabilir miyim? Onunda tıpkı benim gibi değerlendirmek istediği boş vakitleri vardı ve sonuç olarak fikir ondan çıktı. İlerde çok populer olursak beni es geçmişsin demesin canım.Bizim bi de mor kalp olayımız var ki hiç sormayın.Şahsen ben sanıyorum ki o mor kalp sadece bize ait. Yazılarımızın altına mor kalp yazarsak anlayın ki sevgi dolu bi yazıdır o , zarar gelmez. Bu ufak tanıtım yazısı biraz ciddiyetsiz oldu ama zaten bizde yanyanayken pek ciddi olamıyoruz. Genelde eve geldiğimde yüzüme sabitlenmiş bir gülümseme oluyor.Diyorum ve yazımı burada noktalıyorum. Bence hoşgeldik ve yine bence iyi ki geldik. Şimdiden kocaman öpüldünüz.

MorKalp(!)